20 Mart 2021’de bir gece yarısı, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi iptal edildi.
İptal kararının usulsüz olduğu gerekçesiyle sivil toplum kuruluşu, barolar ve kadın örgütleri tarafından iptalin geri çekilmesi talebiyle davalar açıldı. Dava son olarak Danıştay 10. Dairesinde görülüyordu.
Danıştay Savcısı, sözleşmeden çekilme kararının hukuka uygun olmadığını ve çekilmenin iptal edilmesini talep etmişti.
Fakat davanın görüldüğü Danıştay 10. Dairesi, 2’ye karşı 3 oyla Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ilişkin açılan iptal davasını reddetti.
Zaten başka bir sonuç ta beklemiyorduk!
Söz konusu olan işçi ve emekçilerin çıkarları, kadın ve LGBTİ+ların hakları olduğunda burjuvazinin organları arasında bir fark yoktur.
Danıştay’dan Cumhurbaşkanlığının iptal ettiği, dahası İstanbul Sözleşmesi bahane edilerek kadın ve LGBTİ+ düşmanlığının körüklendiği, LGBTİ+ların her türlü eylem ve etkinliklerinin şiddetle bastırıldığı, gözdağı verildiği bir ortamda sözleşmenin iptal edilmesinin reddedilmesini beklemek saflık olurdu.
İstanbul Sözleşmesi yürürlükteyken de sözleşmenin esasta kâğıt üzerinde kaldığını biliyoruz. Sorun, yasalar yapmak değil bunların gerçekten pratiğe uygulanmasıdır. Burjuva yasalarının ne ölçüde pratiğe uygulanacağını ise toplumsal mücadelenin seviyesi belirler.
İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasını savunuyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmiyoruz.
Fakat mücadelemiz burjuvazinin yasaları ile sınırlı değildir. Esas mücadelemiz, yasaları ile birlikte burjuvaziye ve onun erkek egemen sistemine son vermektir!
İstanbul Sözleşmesini iptal etmek, kadın ve LGBTİ+ düşmanı siyaset, mücadelemizi engelleyemeyecek tam tersine daha da güçlendirecektir!
Kahrolsun erkek egemen sistem!
Yeni Kadın Dünyası
20 Temmuz 2021