AKP rejiminin “ailenin güçlendirilmesi” politikası kadınların ev içi köleliğinin perçinlenmesinden, LGBTİ +ların haklarının gaspından başka bir şey değildir!
Seçimler yine yaklaştı! Ve hâkim sınıf partileri bir kere daha gündem değiştirmek, emekçileri aldatmak ve esas sorunlardan dikkatlerini çalmak için telaşa düştüler. Ve artık gerçekten gına geldi, yetti geri!
Yine biz kadınlar üzerinden gündem çarpıtmaya çalışıyorlar!
“Ana Muhalefet” denilen burjuvazinin andaki yenik grubunun temsilcisi CHP ve onun başkanı Kılıçdaroğlu, nasıl olur da oy kaparız hesapları içinde, muhafazakâr parti ile muhafazakârlık yarışına girmiş durumda! Yine akıllarına başka bir şey gelmiyor! Yine vatan – millet – Sakarya, din-namus-başörtüsü üzerinden siyaset yapıyorlar! Bütün bunlar, kadın-erkek bir bütün olarak emekçilerin temel sorunu geçim derdi, çalışma ve yaşam koşullarının giderek kötüleşmesinden dikkatleri kaydırmaya, gündem saptırmaya yöneliktir.
Ana muhalefet başkanı Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunda “gelin bir yasa çıkaralım” çıkışını AKP hükümeti “gelin bir anayasa değişikliği yapalım” hamlesi ile karşıladı. Böylelikle pratikte gündemden çıkmış olan “başörtüsü meselesi” yeniden ısıtılıp ortaya getirilmiş oldu. Üstüne üstlük bir de AKP rejimi tarafından “ailenin güçlendirilmesi”ne ilişkin anayasa değişikliği teklifi ile!
Nedir söz konusu olan?!
AKP rejimi bir taraftan muhalefeti köşeye sıkıştırma hesaplar yaparken, diğer taraftan da giderek daha güçlü ve inatçı biçimde kadın hakları ve LGBTİ + hakları için sesini yükselten demokratik hareketin önünü kesmeye çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi ve bunu protesto eden kadın hareketi ve bir bütün olarak demokratik hareketin bastırılmaya çalışılması AKP tabanı da dâhil olmak üzere özellikle kadınların tepkisine yol açıyor. Bütün kesimlerden kadınlar giderek artan ölçüde haklarına daha fazla sahip çıkma ve eşitliğin sağlanması adına daha fazla hak talep etme eğilimini taşıyor. Ve bu mutlak erkek egemenliğinin kendilerine tanıdığı ayrıcalıklardan vazgeçmeye hiç de niyeti olmayan erkek-kesimleri rahatsız ediyor. Dinci – muhafazakâr kesimde, “kadınlara çok fazla hak verildiği” ve bu nedenle “ailelerin dağıldığı” yönünde homurdanmalar söz konusu. Aynı şekilde LGBTİ + haklarının açıkça ifade edilir ve ısrarla savunulur olmasına da tepkiler sürüyor. AKP ve onun iktidar ortağı MHP açısından işte bu homurdanmaların da bir türlü dindirilmesi gerekiyor. Bu nedenle “ailenin güçlendirilmesi”ni gündeme getirmiş bulunuyorlar.
Evet, şurası kesin! Erkeğin egemenlik iddiası ve şiddetine dayalı evlilikler çözülme/dağılma eğilimi gösteriyor. Kadınlar artık erkek şiddeti ve egemenliğine boyun eğmek istemiyorlar. Ailenin kölesi olma durumunu itirazsız kabul etme durumunda değiller. Geleneksel “ev kadını ve çocukların annesi” rolüyle yetinmek istemiyorlar. Ücret karşılığında çalışan emekçi kadınlar, hem dışarda çalış, hem de ailenin bütün yükünü sırtında taşı, modelinin getirdiği ikili-üçlü sömürüye artık isyan ediyorlar. Bunun karşısında erkekler, “aile” dedikleri bu kendi egemenlik alanlarını şiddet ve baskıyla korumaya çalışıyorlar.
AKP rejiminin şimdi gündeme getirdiği “ailenin güçlendirilmesi” politikası, işte her ne pahasına olursa olsun, bu ataerkil aile yapısının korunmasıdır! Bütün burjuva devletleri şu ya da bu ölçüde bu politikayı gütmektedir. Çünkü bu politika, çocukların bakımı, yaşlı ve hastaların bakımı, erkeklerin ve tüm ailenin beslenmesi, temiz giydirilmesi vs. kısacası bir bütün olarak yeniden üretim alanının kadınların sırtından en ucuz şekilde çözülmesi anlamına gelmektedir. Ve bu elbette ki, burjuvaların, burjuva devletlerin işine gelmektedir.
Kadınların sırtından en ucuz şekilde “halledilen” yeniden üretim alanı, toplumsal olarak çözülmesi gereken bir alandır. Çocuk-yaşlı-engelli-hasta bakımı ve genel olarak “ev işleri” dediğimiz tüm toplumsal gerekli işlerin yine toplumsal olarak çözülmesi mümkün ve gereklidir. Bu ama nihayetinde ancak üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet sisteminin yok edilerek, yeni-özgür-demokratik bir toplumun inşasıyla mümkün olacaktır. Bu toplum sosyalizmdir.
“Ailenin güçlendirilmesi” kisvesi altında korunmak istenen kadınların köleleştirilmesi, şiddetle bastırılması üzerine kurulu erkek egemenliği olduğu sürece, bunun teşhir edilmesi görevdir! “Ailelerin dağılması” gerçekten engellenmek isteniyorsa, öncelikle erkek şiddeti engellenmek zorundadır! Kadınların ekonomik ve toplumsal olarak güçlendirilmesi gereklidir!
Değişmesi gereken çifte baskı ve sömürüye isyan eden kadınlar değil, imtiyazlarından vazgeçmek zorunda olan erkeklerdir!
Kadın-erkek tüm bireylerin özgürlüklerinin ayaklar altına alınması anlamına gelen erkek egemen burjuva ideolojisine ve onun dayatmalarına karşı mücadele görevdir! LGBTİ + hakları için mücadele görevdir. Hiç kimsenin ve hiçbir devletin kadınların ve erkeklerin yaşamını salt bir kalıba dökme (doğar-büyür-aile kurar- çocuk-torun-mürüvvetini görür), “aile” kalıbına dökme hakkı yoktur! Bizler, kadın-erkek bütün bireylerinin özgürce bütün yeteneklerini geliştirebildikleri özgür bir toplum için mücadele ediyoruz. Sosyalizm için mücadele ediyoruz.
4 Kasım 2022