“Tarihi Çağrı”, “Asrın Çağrısı” olarak propaganda edilen Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı açıklaması, 27 Şubat’ta İstanbul Taksim Elit World Otel’de yapılan basın toplantısı ile kamuoyuna duyuruldu.
“Asrın Çağrısı”nı nasıl değerlendirdiğimizi “ “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” üzerine”, “Asrın Çağrısı”na dair” başlıklı yazılarımızda ortaya koyduk.
Bu yazımızda da “Asrın Çağrısı”nda neye karşı çıkmadığımızı, neye karşı çıktığımızı kısaca ortaya koyacağız.
Karşı çıkmadığımız:
Her savaşın ateşkes ile anlaşma ile biten bir sonu vardır. Sonsuz savaş yoktur.
PKK’de 40 yıldır savaştığı Türk devleti ile anlaşarak/barışarak savaşı sona erdirebilir. Bu hakkı vardır.
Karşı çıktığımız bu değildir.
Savaşın çıkış noktasında PKK’nın savaş hedefi; “Bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan”ı yaratmaktı. Savaş içinde PKK’nin amaçları, hedefleri süreç içinde değişikliklere uğradı. Savaşın talepleri geri düzeyde demokratik taleplerle, kimi kültürel haklarla sınırlı hale geldi. Yasal düzlemde yürütülecek mücadele ile elde edilecek haklar için savaş yürütmenin bir mantığı kalmamıştı. Bu noktadan itibaren savaşın bitmesi gerekiyordu. Bu nedenle biz Kuzey Kürdistan’da yasal mücadele ile elde edilecek kimi haklar için yürüyen savaşın sonlanması gerektiği tavrını takındık.
Kuzey Kürdistan’da savaşın sonlandırılması, hem Kuzey Kürdistan’da hem de Türkiye’nin diğer alanlarında sınıf mücadelesinin öne çıkmasının yolunu açması, sınıf mücadelesi için şartları olgunlaştıracak olması açısından olumlu olacaktır.
Karşı çıktığımız;
*Kürt sorunu ulusal bir sorundur.
Kürt ulusu ulusal baskı altındadır. Ülkesi bölünmüş, parçalanmış ve sömürgeleştirilmiştir. Var olan “birlik”ler, gönüllü bir birlik değil, zoraki birliktir.
Her ulus gibi Kürt ulusunun da istediği gibi yaşama, kendi kaderini, geleceğini tayin etme hakkı vardır. Bu hak Kürt ulusunun elinden alınmıştır.
“Asrın çağrısı”nda ulusal sorunun bugüne kadar ki tüm çözümleri, “ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler”i reddedilmektedir. Kürt ulusunun ayrılma kendi devletini kurma hakkı, federasyon, özerklik, kültürel hakların tanınması reddedilmektedir.
“Asrın çağrısı”nda Kürt ulusu için hiçbir hak istenmemektedir. Karşı çıktığımız noktalardan biri budur.
*Çağrıda ulusal sorun reddedilirken çözüm olarak ”demokratik toplum”, “demokratik uzlaşma” temel yöntem olarak önerilmektedir.
Demokrasi bir devlet biçimidir. Kapitalizmde sınıflardan bağımsız, sınıflar üstü bir demokrasi yoktur.
Her sınıfın bir demokrasi anlayışı, demokrasisi vardır.
”Demokratik toplum”un, “demokrasi”nin, “barış”ın, “ortak yaşam”ın burjuvazinin egemen olduğu kapitalist sistemde gerçekleşmesi mümkün değildir. Gerçek barış, halk demokrasisi, demokratik toplum ancak halk devletinde, halk kendi iktidarında mümkündür. Karşı çıktığımız noktalardan biri de budur.
Devlet Abdullah Öcalan üzerinden Kürt hareketinin silahlı gruplarına “silahları bırakın”, PKK’ye “kongreni topla kendini feshet” çağrısı yapıyor. Kürt ulusu için hiçbir hak içermeyen, ulusal sorunun tüm çözüm biçimlerini reddeden “Asrın çağrısı”na içeriğinden dolayı karşı çıkıyoruz.
Çağrının muhatapları ne yapacak?
PKK
PKK Yürütme Komitesi yaptığı açıklamada “Biz PKK olarak söz konusu çağrının içeriğine olduğu gibi katılıyoruz ve kendi cephemizden çağrının gereklerine uyacağımızı ve uygulayacağımızı belirtiyoruz. Bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz” dedi.
Çağrının içeriği ve Öcalan hakkında övücü sözler sarf edildikten sonra, “Önder Apo’nun istediği şekilde parti kongresini toplamak için hazırız. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de Önder Apo’nun bizzat yönlendirmesi ve yürütmesi gerekir” şartı ileri sürülüyor. Bu şarta bağlı olarak, “Önder Abdullah Öcalan’ın fiziki özgür yaşar ve çalışır koşullara kavuşması, arkadaşları dahil istediği herkesle engelsiz ilişki kurabilmesi gerekir” deniliyor.
Medyada PKK Yürütme Komitesinin açıklaması “PKK ateşkes ilan etti” manşeti ile duyurulurken, açıklama içindeki “kongrenin toplanması için kongreyi bizzat Öcalan’ın yönlendirmesi, yürütmesi gerektiği” şartı görmezlikten gelindi.
AKP/MHP iktidarının, devletin bu şartı kabul etmeyeceği en baştan bellidir.
Bellidir de, neden bu tavır takınılıyor? Bu tavır aslında süren pazarlıklarda el yükseltme, hemen ilk anda teslim olmama tavrıdır. Ancak uzun süre sürdürülebilecek bir tavır değildir.
SDG
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi Öcalan’ın çağrısını olumlu bulmakla birlikte, “Sayın Öcalan’ın çağrısı direk PKK’yedir, PKK gerillalarının silah bırakmasına yöneliktir. Doğrudan bizim bölgemiz ve güçlerimiz için değildir. Sayın Öcalan nasıl ki Güney Kürdistan’daki liderlere ve diğer yerlere mektup yazmışsa bize de yazdı. İçinde direk olarak DSG’den bahsetmiyor. Ancak Suriye ile sorunların çözümüne değinmiş” tavrı takındı.
Öcalan’ın çağrısının muhatabının PKK olduğu, Rojava’yı, SDG’yi kapsamadığı DEM Parti tarafından da dile getiriliyor.
Oysa Öcalan Kürt hareketinin tüm silahlı gruplarına “silahları bırakın”, PKK’ye “kongreni topla kendini feshet” çağrısı yapıyor.
Şimdi ne olacak?
AKP/MHP iktidarı, Türk devleti Öcalan üzerinden tavrını belirlemiş, İmralı üzerinden mesajını vermiştir.
Devlet “verilen sözlerin tutulması” için bir süre bekleyecektir. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkça ifade etti. Bu arada pazarlıklar, devletin operasyonları da sürecektir.
Diğer yandan hala net olmayan ABD’nin takınacağı tavırdır. ABD’den gelen ilk tavırda Öcalan’ın çağrısı olumlu bulunurken, “Türk müttefiklerimizin, ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki IŞİD karşıtı ortakları konusundaki endişelerini hafifletmeye yardımcı olacağını umuyoruz” tavrı takınıldı.
Önümüzdeki dönemde haftalar, belki aylar içinde ABD’nin tavrına bağlı olarak PYD/SDG’nin de tavrı dahada netleşecektir.
ABD ile Türkiye’nin anlaşamaması durumunda Rojava’ya yeni bir kara harekâtı gündeme gelebilir. Burada tabii yeni Suriye yönetimi ile ilişkiler de belirleyici olacaktır.
SDG Öcalan çağrısını üstüne almamış, silah bırakmayacağını duyurmuştur.
Bundan sonra gelişmeler en başta Türk devleti ile ABD pazarlıklarına bağlıdır.
Görünen bu pilav daha çok su kaldırır!
2 Mart 2025