Yeni bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha karşılıyoruz.
Erkek egemen kapitalist düzende biz işçi ve emekçi kadınlara reva görülen baskı, yoksulluk, eşitsizlik ve şiddettir. Her yıl yüzlerce kadın güya en güvenli olduğu yerde evinde, aile içerisinde katlediliyor. Katiller ise koca, abi, baba, sevgili; yani kadınların en yakını olan erkeklerdir. Kadın katliamlarının suç ortaklığını ise kadına yönelik şiddeti engellemek yerine, şiddeti çeşitli biçimlerde kışkırtan egemenlerdir.
2024 yılında en az 378 kadın katledildi. Binlercesi şiddete maruz kaldı. Kadın katillerinin önemli bir bölümü ya kayıplara karıştı ya da tahrik ve iyi hal indirimi gibi ceza indirimleriyle adeta ödüllendirildi.
Aile, kadınların en fazla şiddet gördüğü alanların başında geliyor. Kadınlar, kocalar başta olmak üzere en çok aile içerisinde şiddete maruz kalıyor.
Makine değiliz!
AKP/MHP iktidarı ise kadını şiddetten korumak, aile içerisindeki konumunu iyileştirmek, ev işi ve çocuk bakımını kadının sırtındaki yük olmaktan çıkarmak yerine 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ederek, kadınları göstermelik yardımlarla daha fazla çocuk doğurmaya teşvik etmeye çalışıyor.
Egemenler kadınları bir yandan çocuk doğurmaya teşvik ederken, diğer yandan yarı zamanlı çalışma, esnek çalışma gibi çalışma modelleri ile kadınları, ev ile iş arasında daha fazla sömürmenin planlarını yapıyor. Kadınlar hem en az üç, hatta beş çocuk doğurup bunların bakımını üzerlenecek, hem de üretimde olacak. Çünkü sermayenin “çok çocuk” politikasının yanı sıra aynı zamanda kadının ucuz işgücüne de ihtiyacı var!
Dünyada milyonlarca kadın, aile denilen erkek egemen yapı içerisindeki bütün yükleri üzerlenmiş durumdadır. Ev işleri, çocuk bakımı, hasta bakımı, yaşlı ve engelli bakımı kadınların “doğal kadınlık görevi” olarak görülüyor. Sabahtan akşama kadar evin içerisinde yapılan bu yorucu ve bıktırıcı işler ne erkekler ne de devletler tarafından işten bile sayılmıyor. Milyonlarca “ev kadını”nın ev içi emeğinin hiçbir değeri, karşılığı yok. Kendine ait bir sigortası ve sosyal güvencesi bile yok. Böylelikle devletin kendi görevi olarak üzerlenmesi gereken bütün bu işler, yeniden üretim alanı, kadınların sırtından halledilmiş oluyor.
Emeğimizin sömürülmesi sadece ev içi emek sömürüsü ile sınırlı değildir. Çalıştığımız sektörlerin önemli bir bölümü, emeğinin yoğun olarak sömürüldüğü, çalışma koşullarının daha kötü olduğu, uzun çalışma saatlerine karşılık ücretlerin daha düşük olduğu, sosyal güvenceden yoksun sektörler olarak öne çıkıyor. Üretimde yer alan kadınların aldığı ücret çoğunlukla “ev ekonomisine katkı” olarak görüldüğü için ücret ve çalışma koşulları da ona göre şekilleniyor. Tüm bunlara ek olarak kadının işini kolaylaştırma adına düzensiz kuralsız, patronların oldukça işine gelen esnek çalışma biçimleri dayatılıyor.
Üçlü baskı
Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Ermeni, Gürcü, Rum, Roman vb. emekçi kadınların durumunu belirleyen üçlü cinsel, sınıfsal, ulusal eşitsizliktir. Emekçi kadınlar iç içe geçmiş bu üçlü baskı ve sömürü altındadır.
Başta Kürt kadınları olmak üzere, kadınlar üzerindeki baskıların esas biçimi İslam dini ile iç içe geçen feodal baskılardır. Başlık parası, görücü usulü evlenme, bekarete verilen olağanüstü değer, kumalık, namus anlayışı, evlilik öncesinde kadınlar için cinsel ilişkinin tabu sayılması, bu konuda çifte ahlak, erkeğin mutlak hakimiyeti, kadına yönelen şiddet vs. vs. feodal baskıların biçimleridir.
Toplumun demokratlaşmadığının ve özgürleşmediğinin en açık örneklerinden biri kadın sorunu alanında görüş ve uygulamalardır.
Artık yeter!
Ölmek, cinsel, sınıfsal, ulusal baskılar altında yaşamak istemiyoruz. Ezilmediğimiz, sömürülmediğimiz, erkekler ile eşit haklara sahip olduğumuz, emeğimizin karşılığını aldığımız, insan görüldüğümüz, insanca yaşayabileceğimiz, ev işleri ve çocuk bakımının toplumsallaştırıldığı bir düzen istiyoruz.
Kadınlara yönelen her türlü şiddetin, cinayetlerin, cins baskısının bir bütün olarak ortadan kaldırılması, üretim araçları üzerinde özel mülkiyetin kaldırıldığı, ev işleri ve çocuk bakımının toplumsallaştırıldığı sosyalizmde mümkündür.
Gelin hep birlikte kaderimizi değiştirecek olan, devrim ve sosyalizm mücadelesi için örgütlenelim!
Kendi mücadelemizi kendi ellerimize alalım! Biz biliyoruz ki kadınların gerçek kurtuluşu devrimi gerektirir! Gerisi boş hayaldir!
Erkek egemen düzene vur gitsin, bu çile bitsin!
Kahrolsun erkek egemen kapitalist sistem!
Têkoşîna Komunîst
2 Mart 2025