Dünyada emperyalist devletler/bloklar arasındaki çelişmelerin keskinleştiği, değişen güç dengelerinin yeni bir emperyalist paylaşım savaşını dayattığı, emperyalistlerin 3. paylaşım savaşına hazırlandığı, dünya genelinde yürüyen yeniden paylaşım savaşının ürünü olan savaşların, temsilci savaşlarının sürdüğü, gericiliğin, faşizmin, göçmen karşıtlığının yükseldiği koşullarda 1 Mayıs’ı karşılıyoruz.
Kuzey Kürdistan/Türkiye’de egemen sınıflar arasında iktidar mücadelesinin her alanda sertleşerek sürdüğü, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin çalışma ve yaşama koşullarının giderek kötüleştiği, alım gücünün düştüğü, ücretlerin eridiği, işsizliğin, sefaletin, yoksulluğun arttığı; uygulanan dizginsiz faşizm koşullarında 1 Mayıs’ı karşılıyoruz.
1 Mayıs mücadele günüdür!
1 Mayıs, işçi sınıfının kapitalizme karşı mücadelesinden doğan kızıl bir gündür!
1 Mayıs, tüm dünyada işçi sınıfının birlik, mücadele, dayanışma günüdür.
1 Mayıs, bütün dünyada işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin kapitalizme karşı mücadelesinin simgesidir.
1 Mayıs, bütün ülkelerin işçilerinin, ezilen halklarla emperyalizme karşı birliğinin, mücadele omuzdaşlığının simgesi olan gündür.
1 Mayıs, işçi sınıfının mücadele tarihinde ve geleneğinde, devrimci bir öze sahip kızıl bir gündür.
1 Mayıs’ı devrimci kılan hangi meydanda kutlanacağı değil içeriğidir.
1 Mayıs, burjuva kliklerin iktidar mücadelesine kurban edilecek bir gün değildir!
İşçilerin, emekçilerin, ezilenlerin taleplerini meydanlara taşıdıkları, sömürüye, baskılara, adaletsizliğe, seçmen iradesini hiçe sayan kayyum uygulamalarına karşı vb. burjuvaziden bağımsız sınıf mücadelesinin sembolü mücadele günüdür.
Burjuva klikler arasındaki kavgadan kendisini ayırmayan, bir bütün olarak sermaye düzenini ve devletini karşısına almayan, burjuvaziden bağımsız sınıf mücadelesinde ısrar etmeyen, emperyalist sistemi, faşizmi karşısına almayan, sosyalizm, devrim propagandasını merkeze koymayan bir 1 Mayıs devrimci 1 Mayıs değildir.
Bizi bizden başka kurtaracak güç yok!
Çalışma ve yaşama şartlarımız giderek kötüye gidiyor.
Ücretler erimeye, alım gücümüz düşmeye devam ediyor.
Cebimize giren para miktar olarak artsa bile, enflasyon kısa süre içinde artışı alıp götürüyor.
Yoksullaşıyoruz. Geçinemiyoruz.
Dolaylı, dolaysız vergiler, zamlar belimizi büküyor. Kıt kanaat geçinmeye çalışıyoruz.
AKP, MHP iktidarının izlediği sermaye yanlısı ekonomi politikalarının neden olduğu krizin yükünü biz işçilerin, emekçilerin sırtına yıkıyorlar.
Kriz gerçekte sadece bizim için var. Tekeller, holdingler, bankalar, sermaye için kriz yok. Onlar kârlarını sürekli bizim sırtımızdan katlıyorlar.
Bu soygun düzenine artık yeter diyelim!
Ayağa kalkalım! Sokağa çıkalım! Direnelim! Mücadele edelim! Örgütlenelim!
Burjuvaziden bağımsız mücadele edelim!
Ülkelerimizde siyasi gelişmeleri belirleyen egemen sınıfların kendi aralarındaki iktidar dalaşıdır.
Burjuva klikler, düzen partileri arasında sert yürüyen iktidar kavgası, İmamoğlu’nun tutuklanması ile yeni bir aşamaya evrildi.
İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi, gözaltına alınması ve tutuklanmasının tetiklediği emekçi kitlelerin, yüksek okul gençliğinin bir bölümünün AKP/MHP iktidarına karşı patlayan öfkesini, CHP kendi siyasi çıkarları için kullanıyor. AKP/MHP iktidarı da faşizmi yoğunlaştırmak, kendi cephesini tahkim etmek için kullanıyor.
İşçiler-emekçilere egemen sınıfların kışkırttığı, derinleştirdiği kutuplaşmanın hiçbir yararı yoktur. Tersine sınıfı da bölen birbirine düşman hâle getiren bu kutuplaşma, burjuvaziye, egemenlere yaramaktadır. Bu kutuplaşmada egemen sınıfın siyasi kamplarının her ikisi de, işçiler emekçiler açısından birbirinden berbattır. İşçi sınıfı ve emekçiler bu kamplaşmanın dışında, kendi kampını oluşturmalıdır.
Sorun şu ya da bu düzen partisinin iktidarda olması değil, işçileri, emekçileri sömüren, baskı altında tutan bu sermaye düzeninin varlığıdır. İşçileri, emekçileri açlığa, yoksulluğa mahkûm eden bu sermaye düzeni, sermaye devleti yıkılmalıdır!
İşçiler ve emekçiler burjuvaziden bağımsız hareket etmeyi öğrenmeli, kendi sınıf çıkarları için burjuvazinin tümüne karşı mücadele etmelidir.
Üreten biz, yöneten de biz olmalıyız!
Yaratan ve üreten biziz! Biziz hayatı yaratan!
Biz çalışmazsak, biz üretmezsek hayat durur!
Ezilmek, sömürülmek, yoksul olmak alın yazısı değil!
Ücretli köle olmak kader değil!
Eziliyorsak, sömürülüyorsak, emeğimizin karşılığını alamıyorsak, yoksullaşıyorsak, bunun temel nedeni ücretli kölelik düzeni kapitalizmdir.
Ücretli emek sömürüsüne dayalı kapitalizmde modern köleleriz.
Bu durumu değiştirebiliriz.
Mücadele ederek, örgütlenerek, birleşerek, kapitalist sistemde çalışma ve yaşama şartlarımızı daha da iyileştirebiliriz.
Fakat yetmez!
Ücret köleliğine son vermek için kapitalizmi yıkmak gerekir.
Ücretli kölelik düzeni sürdüğü sürece, ücretli köle olarak kalmaya devam edeceğiz.
Bu nedenle çalışma ve yaşama koşullarının daha iyi olması uğruna verdiğimiz mücadeleyi, sömürü sistemini, kapitalizmi yıkma mücadelesi ile birleştirmeli, devrim mücadelesinin bir parçası olarak kavramalı, ona tabi kılmalıyız.
Kurtuluş işçilerin emekçilerin kendi iktidarındadır!
Kurtuluşumuz için, işçilerin, emekçilerin iktidarı için, üretenlerin iktidarı için mücadele edelim! Örgütlenelim!
Kapitalizmi yıkalım!
Ücretli kölelik düzenine son verelim!
Sömürüsüz, sömürücüsüz yeni bir dünya düzeni kuralım!
Nisan 2025
Bildiri pdf