Türkiye’deki kitlesel protestolarla dayanışma içinde olun! Anti-faşist ve devrimci eğilimleri güçlendirin! Faşizme karşı her alanda savaşın!
Türkiye’de son dönemde yaşananlar, Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AKP ve MHP’nin ittifakıyla kurulan faşist devletin iktidar merkezileşmesinin ulaştığı boyutun bir başka örneğidir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve birçok CHP’li temsilci ve belediye başkanının tutuklanması ve görevden uzaklaştırılması, rejimin burjuva muhalefeti ve burjuvazinin bazı kesimlerini bile hedef almaktan çekinmeyen faşist saldırganlığını ortaya koymaktadır.
Faşist Türk devleti, Kürt özgürlük hareketine ve onun meşru taleplerine karşı savaş politikası izlemektedir. Seçilmiş yerel yönetimlerin yerine kayyumlar atamakta, sosyalist, devrimci ve demokratik güçleri kitlesel olarak tutuklamaktadır. Aynı zamanda işçi hareketine ve militan kadın hareketine saldırmakta, ülkedeki kalan son demokratik hakları sistematik biçimde ortadan kaldırmaktadır. Tüm bunlarla birlikte, bölge halklarını hedef alan yayılmacı işgal savaşları yürütmektedir.
AKP-MHP hükümetine karşı kitlesel gösteriler giderek artıyor. İktidarını korumak isteyen hükümet ise buna daha da saldırgan biçimde karşılık veriyor. Burjuvazi içindeki bu çatışma burada sona ermeyecek; egemen sınıfın bazı kesimlerine de sıçrayacaktır. Bu iktidar kavgasının en büyük mağduru ise halk olacaktır. Yalnızca kitlesel tutuklamaların yaşandığı gün bile, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen halk %3 daha da yoksullaştı. Bu, henüz yaşanacak olanların habercisidir.
İmamoğlu’nun tutuklanması, durumu kaynama noktasına getiren belirleyici an oldu. Aynı zamanda, en güçlü burjuva muhalefet partisi olan CHP’nin, “Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılmasını talep etmek için” taraftarlarını sokağa çağırması, ülke çapında kitlesel protestoları tetikledi. Fiili bir OHAL durumu ve eylem yasaklarına rağmen bu protestolar durdurulamadı.
Ancak kitle hareketinin bazı kesimlerinin talepleri, İmamoğlu’nun serbest bırakılmasının çok ötesine geçiyor. Bu, grev çağrılarıyla desteklenen, işçilerin ve sendikaların boykotlarıyla örülen ve en ön safta üniversitelerde ve sokaklarda direnen gençliğin kararlı eylemleriyle güçlenen bir çağrıdır: Faşist diktatörlüğün son bulması için bir çağrı. Anti-faşist öfke de sokaklara kendi yolunu açıyor. Egemen sınıf klikleri arasındaki iktidar mücadelesi, halkın sistem karşıtı birikmiş öfkesini açığa çıkardığında, devrimciler bu hareketin bir parçası olmalıdır. Devrimciler bu harekete, emperyalizmin olmadığı bir dünya ve sosyalizm perspektifini bilinçli biçimde taşımalıdır.
ICOR, tüm devrimci, demokratik ve ilerici güçleri faşizme karşı kararlılıkla ayağa kalkmaya ve Türkiye’deki kitlesel protestolarda anti-faşist güçlerle dayanışmayı büyütmeye çağırıyor!
Türkiye’deki ve dünyadaki gelişmeler, faşizmin kitleler için giderek büyüyen bir tehdit hâline geldiğini ve emperyalist güçlerin genel savaş hazırlıklarıyla doğrudan bağlantılı olduğunu göstermektedir. Anti-faşist direniş örgütlenmelidir! Tüm devrimci, demokratik ve ilerici güçler birleşmeli ve faşizme karşı kararlılıkla mücadele etmelidir. Anti-faşist kitle hareketinin başarısı için işçi sınıfının seferberliği hayati önem taşımaktadır!
ICOR, Türkiye’de süren kitlesel hareket içerisinde faşist diktatörlüğün son bulması mücadelesinde yer alan anti-faşist güçleri desteklemektedir. Siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasını, faşist yasakların ve rejime muhalif olan herkesi ‘terörist’ ilan eden tüm yasaların derhal kaldırılmasını, Türk devleti tarafından derhal ateşkes ilan edilmesini, işgal savaşlarının sona ermesini; işçi hareketinin, ezilen Kürt ulusunun ve tüm ezilenlerin taleplerinin karşılanmasını talep etmektedir.
Uluslararası anti-faşist ve anti-emperyalist birleşik cephenin ve işçi sınıfının, halkların geniş kesimlerinin ortak mücadelesini güçlendirelim!
12 Nisan 2025
İCOR: Devrimci Parti ve Örgütlerin Enternasyonal Koordinasyonu
www.icor.info