Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Nükleer enerjiye karşı çıkmak ihanet değilse gaflettir” diyor.
Nükleer enerjiyi “temiz enerji” olarak nitelendiren Erdoğan anda Mersin Akkuyu’da kurulan santrale karşı çıkanları hedef gösteriyor ve devamla “Türkiye nükleer enerjiye sahip olmasın demek ihanet değilse gaflettir. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığına, Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olanın nükleer enerjiye karşı çıkması mümkün değildir” ( Gazete Duvar 09.11.2021)
Öncelikle belirtmek gerekir ki T.C. devleti Nükleer Santrallere sahip olurken dert enerji sorunu değildir. Amaç başından beri atom gücü olmaktır. Ötesi palavradır, yalandır, “milleti” kandırmadır.
Bilinmesi gereken diğer bir nokta ise; ekonomik bağımsızlık nükleer güç olmak ile sağlanmaz! Öyle olsaydı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti veya Pakistan bağımsız ekonomik güce sahip olurlardı. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti’nin sosyal faşist yöneticileri aç kaldıklarından “yeni pirinç” elde etmek için de atom gücü olmanın “avantajlarını” kullanıyor, şantaj için atom denemelerine başvuruyor.
Pakistan yıllık kişi başına Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) 1.590 dolar ile sefaleti yansıtıyor, yaşıyor. Öte yandan Türkiye’deki Nükleer enerjiyi kuran Rusya’dır. Nerdeyse A’dan Z’ye Rusya’nın kontrolü altında olacak olan Nükleer santralin kurulumu ile enerjide Rusya’ya bağımlılığın daha artacağı ortadayken, bunu bağımsızlık diye yutturma çabalarını “ihanet değilse gaflettir” biçiminde değerlendirmek yanlış olmaz.
Bilinmesi gereken bir diğer nokta ise; Türkiye’de kurulmakta olan Akkuyu Nükleer Santralinde üretilecek enerji, diğer enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldığında çok daha pahalıdır. Çünkü aktif hâle gelmesinden itibaren 15 yıl boyu işletme hakkı Rus şirketinin hâkimiyetindedir. 2010 yılında yapılan anlaşmaya göre her KW/H enerji için T.C adına Rus şirketine 12,35 Cent (Dolar Cent TL karşılığı bugünkü kur üzerinden her kilovatsaat enerji için 120 kuruş ödenecektir. Bugün 32 kuruşa mal edilen enerjinin üç katı Rus şirkete ödenecektir. Dolardaki her yükseliş bu miktarın artması demektir. Erdoğan’ın deyimiyle “Türk milletinin refahına dair yüreğinde zerre kadar hassasiyeti olan” herkes bu hesaba karşı çıkmakla mükelleftir. “İhanet ve gaflet içinde” olanların kimler olduğunu bilmek halklarımızın en doğal hakkıdır.
Bilinmesi gereken en önemli noktayı sona bıraktık. Nükleer enerji “temiz enerji” değildir. Çünkü insanlık henüz atomu kontrol altında tutabilecek tekniğe ve donanıma sahip değildir. Atom artıklarını bertaraf edecek durumda olmayanların gelecek nesilleri yaşamını bile ipotek altına alma kararları ve propagandaları tek deyimle gafletin ötesinde canlı yaşama ihanettir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarının etkilerini insanlık yaşadı, etkileri bugün de sürüyor. 1986 Çernobil ve 2011 Fukushima nükleer felaketleri ise savaş anında değil “barış” döneminde insanlığın karşılaştığı lanetli felaketlerdir! Tam bilançosu hâlâ ortaya çıkmamıştır! 7 yıl oldu Fukushima hâlâ soğutulamadı! Denize bırakılan radyasyonun hesabını kimse bilmiyor! 32 yıl oldu Çernobil’de felaketin yaşandığı alanda hâlâ ot türemedi! Türeyen noktalarda ise aşırı miktarda radyasyon var. Çernobil ve Fukushima felaketlerinden dersler çıkarmayanlar hâlâ atom borazancılığı yapanlar en ucuz deyimle atom lobicilerinin kârlarına kâr katma cabasında nemalananlardır. Halkların ödediği vergileri çarçur edenler mi yoksa bu yağmaya ve geleceğe karşı sorumluluk duyanlar mı “ihanet ve gaflet içindedir?”
Bizim nükleer santrallere ihtiyacımız yok. Enerji kaynağı olarak pahalı olan bu vb. enerji kaynaklarının alternatif var. Var olan yenilenebilir, temiz enerji kaynakları olduğu hâlde buna başvuranlar yalanlarla dolu sahtekârlıkları ile geleceğimizi ipotek altına almaktadırlar. Atom gücü olmak için geleceğimizi ipotek altına alanları engellemenin yolu da var. O da halkların gücünü harekete geçmesidir.
Nükleere Lanet, Yaşasın Hayat!
Alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarıdır.
09.11.2021